Yavaş yavaş herkes İstanbul’a dönmeye başladı. Arayı kapatmak, neler oldu bitti konuşmak ve pek tabii kafa dağıtmak için toplanmaya bahane çıkarıyoruz. Eskiden epeyce sık yaptığımız ev toplaşmalarını çok severdim, severdik, çünkü evde yayılarak yiyip içmenin, birlikte bir şeyler hazırlamanın, “Saat kaç, çok mu işgal ettik burayı, fazla gürültü yapıyor muyuz, servis kaçta kapanıyor?” dertlerinin olmaması muazzam güzel ve önemli bir şey! Corona yüzünden ev keyiflerimiz pek aksamış olsa da, nihayet bi’ toplaşabildik. Ve “Aman abartmayalım!” tembihleriyle “hiç abartmadığımız” bir masa kurmayı başardık!
Peynir tabakları bence kuru meyvesiz asla olmaz. İncirle kayısı da başı çeker. Fakat kurutulmuş cranberry/turnayemişi de çok iyi gidiyor peynirle. Tabağa da renk katıyor. Hem uyumlu hem değişik bir alternatif arayanlara denemelerini önerebilirim.
Elbette bu masadaki her şeyi size tek tek sayacak değilim, zaten çoğu tariflik şeyler değil. Lakin bazıları var ki, denediğimde çok memnun kaldım ve bu tarz apero akşamları için çok uygun olabileceğini, deneyenlerin sevebileceğini düşünüyorum. Mesela Güzel Anılar Dükkanı‘nın acılı, çikolatalı biscottileri gibi… Güzel Anılar Dükkanı zaten soslarına bayıldığım bir yer. (hatta reçellerini de sosa dönüştürdüğüm bir yer. Unutmazsam bir ara reçelini et sosuna çevirdiğim kontrfilenin tarifini vereyim!). Arkadaşım Neşe vasıtasıyla tanıştım burayla, acılı ve sarımsaklı fıstıkları, yine acılı çeşitli güzel atıştırmalıkları var. Acı dediysek, benim gibi çok acı yiyemeyenlere dahi uygun şeyler… Acılı çikolatayı da bilen, seven çoktur, ama acılı, çikolatalı biscottiye her yerde denk gelinmez. Üstelik bunun kıvamı, kıtır oluşu (ama katır katır olmayışı!), şekerinin dengesi, her şey çok iyiydi. Paketin yarısını ben yedim sanırım!
Sonra sebze kuruları… Fesleğenli sos/pesto sosa mayonez eklenerek yapılan dip sosla öyle güzel gidiyor ki kabak, patlıcan cipsleri. Hem normal cipse de çeşit oluyor. E çeşit iyidir! Benim sağlık kriterim olmasa da, olanlar için de güzel bir alternatif olabilir, dip sosu da yoğurtla yapılırsa herkese uyar sanırım.
Şarap ve kokteyllerle bence klasik turşu yerine “Alman turşusu” denen tatlı turşular daha iyi gidiyor. Aşırı tuzlu klasik turşuları şaraba pek yakıştıramıyorum. (Hoş, bu “Alman turşusu” denen tatlı turşu benim için standart ev turşusu, çünkü ben bildim bileli öyle yaparız. Onlar benim için babaanne turşusu!) En kolay bulabilecekleriniz Kühne’nin Alman turşusu olur, fiyatı da gayet makul. Onla deneyip severseniz başka markalarınkini de alabilirsiniz.
Cips konusunda ben gerçekten önü alınamaz haldeyim, yenmeyi bekleyen cipslerin dibini görmeden kendimi durdurabilmem mümkün olmuyor! Her türlü patates cipsinin yanı sıra, sebze, mercimek ve nohut cipslerine de bayılıyorum. Bilhassa mercimek cipslerini çok beğeniyorum, özellikle baharatlıları nefis oluyor! Pringles’ın ise bazı özel serileri var, fakat Türkiye’de marketlerde satışı yok. Kısmet Şarküteri gibi yerlerde bulunabiliyor, lakin kutusu 50 lira gibi fahiş fiyata olunca kutu kutu alıp yemek birazcık düşündürüyor! Yine de tikka masala aromalısı Hint yemeklerine deliren ben gibi bir insan için muhteşem tabii… (Ve bunu bulup severim diye hususi alan Neşe’me alkış kıyamet!)
Madem cips dedik, kıtır dedik, çıtır dedik, üşenmeyip Konyalardan sipariş ettiğimiz bakla kızartması ve çıtır nohutla bitirelim bu nokta atışı lezzetler muhabbetini. Konya’da yaşayanlar zaten Konya Meze‘nin günlük mezelerini kaçırmasınlar da, biz gibi oralara eli uzanmayanlar eve atıştırmalık için bu ikisini söyleyebilirler, inanılmaz başarılı ikisi de, sincaplar gibi yedik! Bir de ham üzümün baharatlarla karıştırılmasıyla yapılan “koruk terletmesi” var ki, benim gibi ekşi delileri için cennetin anahtarı olabilir! Fakat sadece koruk bulunan mevsimde mümkün…
Bu atıştırmalıkları peynir çeşitleri, mücver, kuru yemiş, ton balıklı veya jambonlu roll’lar, çeşit çeşit krakerler ve dip soslarla birleştirdiğinizde şarap, kokteyl, hatta rakıya eşlik edecek bir masa beliriveriyor. Biz o gün sangria ve şarap ağırlıklı gittik, her şeyle de harika oldular. Sangria için şahsi notum, kesinlikle içine vişne likörü katılması. Hem tadını derinleştiriyor, hem meyvelerle çok uyumlu… Ben her zaman katarım, bu sangriaya da bolca ekledim ve çok beğenildi. Varsa yıldız anasonu da ihmal etmeyin, sadece küçük bir trik, ama işe yarıyor!
Ev toplanmalarıyla ilgili şöyle bir durumun da bahsini yapmadan bitirmeyeyim. Rahat rahat sohbet etmek, ayrıca gürültüsüz ve kalabalıktan uzak olmak için şüphesiz evin sıcaklığı her zaman avantajlıydı, ama bence önümüzdeki zamanlarda bir yanı daha ortaya çıkacak. Mekanların fiyatlarının gittikçe artması, üstelik pandemi sonrası lezzetlerin fiyatlarla doğru orantılı artmak bir yana çoğu yerde (malzeme kalitesinden ödün verildiği için) baş aşağı seyretmesi, insanları ev buluşmalarına yönlendirecek. Fakat böyle durumlarda hazırlık yapmak çok yorucu olabiliyor, dahası hep aynı şeyleri hazırlayıp yerken bulabiliyoruz kendimizi. Bunu kırmanın bir yolu, bence o güne özel birkaç “hovardalık” yapıp bu tarz değişik, bizi şaşırtacak, damağımızı şenlendirecek şey satın alıp menüdeki güvenli ve konforlu diğer yiyeceklerin arasına katmak… Belki o cipse bayılmazsınız, belki bu sosa ölmezsiniz, ama emin olun değişiklik arayan, yeni şeyler tadıp eğlenmek isteyen tarafınıza yine de iyi gelecektir bu denemeler.
Üstelik hovardalıklarınıza rağmen bir mekandan daha ucuza geleceği de kesin!
dunyaninbahceleri.com 
One thought