Viski tadım gecesinden 5 farklı single malt

İki gün önce, Türkiye’nin önde gelen viski tadımcılarından Burkay Adalığ’ın da ön ayak olmasıyla şahane bir viski tadım etkinliğinde buluştuk. Elbette gönül isterdi ki eskisi gibi yüz yüze yapılabilsin bu tadımlar, ama online olarak bile olsa bir yandan bilgi edinerek bir yandan yeni viskiler deneyimlemek doğrusu çok hoştu.

Öncelikle Burkay’ın ve platformu olan Meleklerin Payı‘nın hakkını vermem gerek; eğer önceden pek alakamın olmadığı viskiye zaman içinde ısındıysam bu gerçekten Burkay’ın sevecen, snobluktan uzak rehberliğiyle viskiyi sevdirmesi sayesinde oldu. Katıldığım tadımları (ki bir ara çay-viski eşleştirmesi tadımını da yazayım hatta, sıradışıydı!), anlattıkları ve kitabı sayesinde çok şey öğrendim. Eğer viskiye nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız Burkay’ın blog‘unu takip etmenizi ve Meleklerin Payı kitabını muhakkak edinmenizi öneririm, Türkiye’den çıkıp uluslararası ödül kazanan viski kitabı bulmak kolay iş değil zira! (Kitapla ilgili fikriniz olsun isterseniz şurada incelemiştim.)

Şimdi gelelim geçen günkü tadımda denediğimiz yeni viskilere… Tadım için elimize ulaşan kitler Glendronach 12 (12 yıl yıllanmış anlamında), Glenglassaugh Revival, Benriach 10, Benriach Smoky 10 ve Benriach 12 içeriyordu. Öncelikle denediğimiz beş viski de “single malt Scotch whisky” idi, yani tek malt İskoç viskisi. Bildiğiniz gibi her viski İskoç viskisi olmuyor, bunun Amerikanı var, Japonu var… Hatta İskoçya’da üretilmesi de yeterli değil, bir markanın üstünde “Scotch whisky” ibaresinin yer alabilmesi için sağlam uzunlukta bir kriter listesini yerine getirmesi gerekiyor. (Gözünü sevelim kaliteyi tesadüfe bırakmayan kuralların!) Tek malt viski ise tek bir damıtımevinde, başka tahıllar karıştırılmadan sadece arpa maltından üretilen ve bakır imbiklerde damıtılan bir viski türünün adı. Bu viskilerin hepsi bu özellikleri taşıyan, İskoçya’nın Speyside ve Highland bölgelerinde üretilen (bunu tıpkı şarapların Bordeaux veya Toscana şarabı olması gibi düşünebiliriniz, viskide de bölgeler önemli) prestijli viskiler. Glendronach 1826, Glenglassaugh 1875, Benriach ise 1898’den beri üretim yapıyor, yani bu damıtımevlerinin en yenisi bile çoktan yüz yılı devirmiş durumda.

Viskilerin tadım notlarına geçmeden önce şunu belirtmek isterim, normalde çok bulamayacağımız bir fırsatla, direkt İskoç viski uzmanlarıyla birlikte bir tadım gerçekleştirme şansına sahip olmuş olmak bence çok kıymetliydi. Baş damıtımcı Dr. Rachel Barrie bir yandan viskiler üzerine harika bilgiler verirken bir yandan tadımdan aldığı keyfi öyle bir yansıtıyordu ki, onu viski yudumlarken gören birinin aldığı keyfe imrenmemesine imkan yoktu sanırım! İnsan tabii bir şeyden çok iyi anlayınca, onun iyi bir örneğinden aldığı zevk de muazzam artıyor ve Barrie bunu mükemmel yansıtıyordu. Onun viskileri nasıl tattığını dinlemek, bir virtüözün en sevdiği operayı dinlerken yaptığı incelikli yorumları dinlemek gibiydi, kendimi “Kadın adeta orkestra şefi gibi viski yorumluyor!” diye düşünmekten alıkoyamadım! Tabii ben bir baş damıtımcı olmadığım için siz benim sınırlı tadım notlarımla yetineceksiniz 🙂

İlk tattığımız Glendronach 12, muazzam sıcak, yoğun, baharatlı, Pedro Ximénez sherry fıçılarında bekletilmiş, tam gövdeli ve uzun bitişli bir viskiydi. Benim aldığım en baskın tat kuru üzümdü, muazzam tatlılığında ayrıca bal notaları da vardı. Damakta bıraktığı his bir süre sonra çikolatamsı bir hisse dönüşüyordu. İlk hissi hafif keskin olsa da çok kısa sürede tadı yumuşuyor. Bu arada kokusu da tadı kadar sıcak. (İçerken “Ben bu kokuyu tanıyorum” dedim, içtikten sonra bardakta bıraktığı kokuyu koklarken durumu anladım. Firmadakilerden hiç fark eden olmuş mudur bilmem, ama koku resmen Serge Lutens’ın Santal Majuscule‘ünün aynısı 🙂 Yıllardır çok severek kullandığım bir parfüm, o yüzden “E bu viskiyi de sürebilirmişim!” dedim, o kadar güzel kokuyor bu viski!) Baharatlı ve sıcak viskileri çok sevdiğim için en sevdiğim viski bu oldu. Alkol oranı %43, ben su veya buz eklemeden içmeyi tercih ettim.

İkinci içtiğimiz viski Glenglassaugh Revival idi. Glenglassaugh damıtımevinin viski üretiminde kullandığı suların diğerlerinden çok daha mineralli olduğunu, bunun da haliyle viskinin tadına yansıdığını belirtti Barrie. Bunun da etkisiyle belki, bilemiyorum, ama tadı bana çok keskin geldi. Şarapta da yüksek mineraliteden çok hoşlanmam zaten doğrusu. Tam bu noktada kişisel zevkler devreye giriyor tabii, siz böyle tatlardan hoşlanıyorsanız bu viskiyi çok sevebilirsiniz. Notalarında tuzlu karamel baskın dense de ben doğrusu onu hiç alamadım, çok belirgin armut ve erik notaları hissettim. Bitişi diğerine kıyasla oldukça kısa ve ama yine tatlıydı. Alkol oranı %46’ydı.

Üçüncü viski Benriach 10 idi. Benriach daha deneysel bir marka ve bu durum konseptine yansıyor. Bu viskisinde çok çok hafif bir is izi vardı. Tatları daha çok dilimin gerisinde ve yanlarında hissettim. Tarçın, elma ve armut notaları belirgindi benim için. Arada, viskinin üstüne minicik bir yudum su içince bir anda tadının dilimde şurup gibi tatlı olduğunu hissettim. Böyle aniden değişiverdi dilimdeki tat profili, enteresan bir histi. Biliyorsunuz, bazı viskilerde koku profilini, aromaları daha da belirginleştirmek için birkaç damla su eklenmesi öneriliyor. Ben de dilimdeki bu değişiklikten sonra bardağımda kalana çok az su damlattım, tadı aniden çok yumuşadı ve çok daha keyifle içtiğim bir viskiye dönüştü. Bunun da alkol oranı %46 idi.

Dördüncü denediğimiz viski, Benriach 10 Smoky idi. İsminden de anlaşılabileceği gibi isli, yoğun tatlı bir viskiydi. İsli viskilerin karakteristik tadı hoşuma gidiyor, o yüzden bundan da hoşlandım. Bu viskideki aromalar direkt farklıydı, meyve aromaları olduğu söylense de ben hiç meyvemsi notalar hissetmedim, aldığım ilk tat nutty, yani kabuklu yemiş aromaları idi. Bitişten sonra geriye belirgin mocha tadı bırakıyordu. Kesinlikle diğerleri gibi tatlı bitişli değildi, oldukça belirgin is tadı kalıyordu. Alkol oranı %46 olan bu viskiyi de önce sek, sonra birkaç damla suyla açarak denedim ama tat ve koku profilinde su belirgin bir değişiklik yaratmadı.

Gelelim son viskiye, bu da Benriach 12 idi ve Glendronach 12’den sonra en sevdiğim viski bu oldu. İkisinin de ortak noktası uzun yıllandırılmış, uzun bitişli, damakta tadını koruyan ve şeri fıçılarında bekletilmiş, sıcak ve baharatlı viskiler olması; anlaşılan ben böylesini seviyormuşum. Bir şeyleri karşılaştırmalı denemek en çok da buna yarıyor işte, neyi sevip neyi sevmediğinizi art arda deneyince daha iyi anlıyorsunuz. Benriach 12 gerçekten çok dengeli bir viskiydi, hiçbir şey fazla önce çıkmıyordu. Mocha, fındık ve zencefil notaları aldım, ama dediğim gibi, diğerlerinde olduğu kadar belirgin baskınlıkta değildi hiçbir nota. Tatlı ve sıcak oluşu bitişinde çok net fark ediliyordu. Ancak Glendronach 12 bundan daha da sıcak, baharatlı ve tatlıydı. Eğer bunlar çok fazla olmasın, daha dengeli olsun denirse içimi daha kolay olan Benriach 12 de gayet memnun edici olur. Son olarak bu da %46 alkol oranına sahip.

Tadım yaptıktan sonra bardakların üstünü kağıtla kapattım çünkü tadım bittikten sonra hepsini dönüp tekrar koklamak istedim. Koku duyusu benim için çok önemli, yeni kokuları zihnime kazımayı çok önemsiyorum bu yüzden. Sonuçta beynimiz bilgileri karşılaştırmalı olarak kıyaslayıp kaydediyor ve koku da bunun çok spesifik bir bileşeni. Fakat tabii neyi, hangi viskiden önce veya hangisinden sonra tattığınız oldukça önemli ve bu sebeple dönüp bir de karışık sırayla kokladım. (Ancak tabii bu demek değil ki şöyle keyfine bir ki viski içeceğiniz zaman bile sanki tadım yapar gibi sıra gözeteceksiniz! Ödev yapar gibi keyif alınmaz pek tabii. Birkaç sene evvel arkadaşlarımla gülüp eğlenip sohbet ederken bira içiyorduk, hangi birayı sevip hangisini sevmediğimden bahsettiğimde “Ama o bira şundan önce içilmez, isli tadı diğerlerini bastırır, şu olur bu olur” diye ahkam kesen “bira uzmanı”na “Yahu burada tadım yapmıyoruz şu an, bira içip eğleniyoruz” deme ihtiyacı duymuştum, aman diyeyim böyle anlaşılmasın. Ne olur asla o tarz ağızda saman tadı bırakan cümleler etmeyelim, ettirmeyelim zaten!) Ben bu şekilde sadece sonradan dönüp bir tür daha koklayarak aldığım aromaları zihnime kaydetmek istedim. Ve tadım esnasında en sevdiğim, zevkime en çok hitap eden Glendronach 12’den emin olmak için son bir yudum daha içtim. Evet, kesinlikle kokusu da tadı da en çok hoşuma giden bu oldu. Ancak daha da önemlisi, dediğim gibi kıyaslayarak neyi sevip neyi sevmediğimi biraz daha öğrenmiş olmak.

Neyi sevdiğimizi bulmanın yolu da, öncelikle neleri daha az sevdiğimizi keşfedip elemekten geçiyor. Lazım olan, bol bol denemek, önyargısız şekilde tatmak ve dürüstçe neden hoşlandığımızı bulmak… Evet, isli viskiler çok “cool”, ama belki siz daha narenciye notalarını hissettiren viskilerden hoşlanıyorsunuzdur. Ben baygın kokulu, yoğun aromalı, uzun bitişli, baharatlı ve sıcak viskileri seviyorum, belki siz daha keskin, mineralli, fresh viskilerden hoşlanacaksınızdır. Konu keyif almak olduğunda doğru veya yanlış, iyi veya kötü yok, neyin keyfimize hitap ettiği var. Bu viski notları da bu yolda denemeler yapmak isteyenler için sadece göz kırpan minik birer sokak lambası; belki size uyacağını hissettiğiniz bir tanesi olmuştur ve alıp denemek istersiniz diye. (Bu arada hepsi artık Türkiye’de de bulunabilen viskiler.)

Şimdi güzel bir kadeh viski içmek isteyen kaç kişiyiz? Sláinte!

2 thoughts

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s