Borani ve nergizleme

Geçen hafta Katolik ve Gregoryenlerin, geçtiğimiz pazar ise Ortodoksların Paskalyası idi. Her Paskalya’da, Noel’de kapımız çalınır, Lula Abla bizi de eşinden dostundan ayrı görmediğinden elleriyle yaptığı çörekler, kurabiyeler, kömbeler, kahkeler ve tabii ki haşlayıp kırmızıya boyadığı yumurtalar masamıza kurulur. Gözlerimi dolduran bir ritüel bu gerçekten, artık İstanbul’da bile pek varolmayan, geçmişin yaprakları arasında kalmış bir çokkültürlülük, bir hediyeleşme, bir nezaket örneği sağolsun onunla, onun sayesinde devam ediyor.

Dün yine birbirinden lezzetli ve kıymetli Paskalya hediyelerime kavuştum, bu sabah kahvaltımı çöreklerle yaptım. Ya akşam? Aklıma yumurtalar ve babamın boranisi ve Silva Özyerli’nin muhteşem kitabı Amida’nın Sofrası’ndaki nergizleme tarifi geldi.

Çocukken dünyanın en mızmız çocuğuydum -kim derdi ki ileride her şeyi yiyeceğim!- ve tabakla peşimden koşma konusunda özel bir sabrı olan babam, bazen iyice inadım tuttuğunda yoğurt sevdiğimi bildiği için beni cacık veya boraniyle kandırırdı. Ispanağın, başka başka otların da boranisi olur elbet, ama bizim evde borani (daha doğrusu boranı) dendiğinde kastedilen yumurtayla olanıydı. Haşlanmış yumurtaya (tercihen sarımsaklı) yoğurt, kırmızı tatlı toz biber, nane-kekik gibi otlar, azıcık zeytinyağı ve karabiber konup karıştırılmasıyla yapılan bu basit meze, hem beni ısrardan kurtarırdı hem de onları “Oh, çocuğun midesine faydalı bir şey girdi!” diye rahatlatırdı.

Geçenlerde İslam Çupi’nin İş Bankası’ndan çıkan anıları Hey Gidi İstanbul’u okurken, onun anlattığı eski akşamcıların içkiye haşlanmış yumurtayı ne kadar sık meze ettiğine hem şaşırdım hem de aklıma sık sık bu borani geldi. Eski akşamcıların az miktarda, az çeşitte, hatta gayet sade mezelerle içtiğini, öyle bizim gibi tabladan elli çeşit meze seçmediğini elbette biliyordum, ama rakıya, hatta şaraba meze edilenin çoğu zaman bir haşlanmış yumurta olmasına yine de şaşırdım. Düşününce, galiba boraniden de hiç de fena rakı mezesi olmazdı!

Peki ya nergizleme ne? O da, Silva Özyerli’nin tarifini verdiği bir Diyarbakır mezesi. (Diğer adı yumurta tiriti, ama ben nergizleme adını çok daha fazla beğendiğim için öyle söylüyorum.) Yoğurtsuz olan bu yumurta salatası, aslında tam da bugün benim yaptığım gibi Paskalya yumurtalarıyla yapılıyor, tabii içine baharın yeşillikleri de giriyor.

Siz kendi meşrebinizce o gün canınız hangisini çekiyorsa yapıp yiyin. Önemli olan zaten bir yumurtadan bile çeşit çeşit tarif çıkarabilen insanların kesişebilmesi şu hayatta. Nice bahar bayramlarına…

Yorum bırakın