Dün akşam MSA’da Efe Rakı ile birlikte harika bir #MeşedenNeşeye etkinliği yaptık. Rakının en güzel eşlikçilerine can veren zeytinyağını ve zeytini, “üzüm kızı”nın anası üzümü konuştuk, Antik Yunan’dan girdik 1930’ların bostanlarından çıktık… Sermet Muhtar Altus’lar bir yanda, Osman Cemal Kaygılılar diğer yanda, keyifle eski İstanbul’da gezindik; yaptığımız her yemeğin, kullandığımız malzemelerin geçmişine dokunduk. Efe Rakı’dan sevgili Emre Utku ve Burhan Erdem Geyik de rakının üretimi ve teknik özelliklerine dair harika bilgiler paylaştılar bizle. (Bu rakılarla ilgili izlenimlerimi daha önce bu ve şu yazılarda detaylı olarak anlatmıştım, rakıseverler kesin baksın!)








Sadece konuşmadık, yediklerimizi de biz yaptık; Sarı Zeybek Yaş Üzüm’e eşlik edecek enginarı kuzukulağıyla, levrek marini hardalla hazırladık; sonra Sarı Zeybek Üç Meşe eşliğinde gemici böreklerini bala bandırdık, üstüne kuzu etli şevketibostan yedik. Yaş Üzüm’ün meyvemsi notaları belirgin tadı soğuk mezelere nefis eşlik ederken, Üç Meşe de sıcak yemeklere, etlere, güçlü tatlara ne kadar iyi bir eşlikçi olduğunu kanıtladı. Çoğumuzu şaşırtacak şekilde, alkol oranı aynı (%45) olmasına rağmen rakıların tadının ne kadar değişebileceğini deneyimledik böylece. Keza meşe fıçıya girmenin rakının tadını ne kadar değiştirdiğini de gördük: ben gibi başka “Normalde yaş üzüm sevmem, ama bu yaş üzüm rakısını çok beğendim” diyenler oldu. Belki de bu, önyargısız şekilde denemeye açık olmanın da ne kadar önemli olduğunun bir göstergesi… Gastronomiye keşifler bizi şaşırtmaya devam ediyor!





Gecenin cilası, sevgili Girandola’nın sahibi Aslıhan Hanım’ın bu geceye özel olarak hazırladığı kuzukulaklı sorbe ve üzümlü-rakılı dondurmalardı. Böyle bir yaz menüsüne, hele rakı sofrasına ferah ferah eşlik edecek nefis dondurmalardan daha güzel ne olabilir zaten, değil mi?
Menü demişken, hem Ege’yi hem İstanbul’u yansıtacak, tam bir bahar-yaz başı menüsü hazırlamak istemiştim, sevgili şefimiz Tolga Çakar ve MSA’nın da yardımlarıyla mümkün oldu, hepsine çok teşekkürler. Seçtiğim malzemelere en uygun tarifleri geliştirdiler ve katılımcılara öğrettiler. Sonuç: mutlu yüzler!












Katılan herkesin gözlerinden okunan keyif beni onlardan daha çok mutlu etti, hepsine çok teşekkür ederim. Rakıyı, yemeği tarihle buluşturduğumuz, Ege’den yola çıkıp İstanbul’a vardığımız, geçmişten bugüne uzandığımız daha nice etkinliklere!
