Halkidiki’ye dair şüphesiz daha pek çok şey yazılabilir. Ama plajlarından, sahil yemeklerinden dem vurup muhakkak gidilmesini önerdiğim bir meyhane de yazdığıma göre, çok beğendiğim bir dondurmacı ve az beğendiğim bir restorandan da örnek verip bence bu senelik Halkidiki dosyasını kapatabilirim!



Önce çok beğendiğimden başlayacağım elbet: dondurmacı. Fregio, Selanik’te birkaç şubesi bulunan bir dondurmacı. Ben Kallithea’daki şubesini denedim, ancak zannederim ki hepsinde aynı ürünleri ve kaliteyi bulmak mümkündür. Evvela, dondurma çeşidinin genişliği göz dolduruyor! Limonlu, vişneli, çikolatalı gibi her dondurmacıda olmasını bekleyeceğimiz çeşitlerin yanı sıra bubble gum, mango, cookie, cheesecake gibi aromalara da sahip. Biz toplam altı çeşit denedik ve hepsini çok beğendik, ben özellikle mango ve çikolatasına bayıldım, ama her çeşidinin çizgi üstü olduğunu söylemek gerek. Bir de şöyle hoşuma giden bir detay vardı, külahlar da küçük-büyük şeklinde boy boydu. Yani üç çeşit yemek istiyorsunuz diyelim, küçük toplar halinde de alabilirsiniz, daha büyük porsiyonda da. Ben bazen az miktar-çok çeşit denemek istediğim için böyle porsiyon farklılığı sunan yerler çok hoşuma gidiyor. Kısaca Halkidiki veya Selanik’te şehir içinde, Fregio gördünüz mü girip deneyin, bence pişman olmayacaksınız!




Gelelim ikinci “az tavsiye” ettiğim yere. Kavouras, bize yereller tarafından önerilen bir deniz mahsulü restoranıydı. Çok aç olmadığınız, ama yemezseniz sonra biçimsiz saatte acıkacağınız akşamlar vardır ya, işte öyle bir akşam dokuz buçuk sularında vardık oraya. Varır varmaz da oldukça büyük, manzaralı bir restoranla karşılaştık. Yerellerin önerileri de bazen “turistik beklentilere” göre şekilleniyor, yani belli ki bizim manzarayı önceleyeceğimizi düşünmüşler. Burası hakikaten denizi kuşbakışı gören, şık bir yer, bu anlamda böyle bir deneyim isteyenleri memnun edeceği de kesin. Ama kalabalık, servisi daha yavaş bir yer olduğu da kesin.
Ha yemekler kötü müydü? Hayır, kesinlikle kötü değil, hatta gayet iyiydi. Çok da aç olmadığımız için karides şiş, ızgara peynir ve grek salata aldık, yanında da birer kadeh şarap. Şaraplar bir sofra şarabı için şaşırtıcı derecede güzeldi! Karides şişin ekstra biz özelliği (sos, marinasyon vs.) olmasa da, taze ve iri karidesleri kurutmadan pişirmeleri bizim için yeterliydi. Izgara peynir, yanındaki marmelatla zaten benim için banko bir tabaktı. Fakat salataya biraz daha zeytinyağına istediğimde masaya 1,5 euro karşılığında küçük bir şişe zeytinyağı (gerçekten küçük, 30 ml) bırakmaları beni çok şaşırttı. Birçok kez gittiğim Yunanistan’da ilk kez karşılaştığım bir uygulama doğrusu. Fakat esas olarak, Strouboulis’e göre çok daha az tabak yememize rağmen aynı parayı ödemek tuhafıma gitti. Dolayısıyla şöyle demek gerek belki, merkezde deniz manzaralı bir ortamda deniz mahsulü yemek istiyorsanız gidebileceğiniz, muhtemelen pişman olmayacağınız, ama f/p açısından kesinlikle yarımadada çok daha iyi yerler bulabileceğiniz bir restoran Kavouras. Olur da öneri olarak alırsanız, bunlar aklınızda bulunsun.

Nefis sahillerin, kokteyllerin, tadına doyulmaz deniz mahsullerinle seni özleyeceğiz Halkidiki. Tekrar görüşünceye dek, is to epanidin!