Osmanlı’nın son yüz yılını hep çok enteresan buluyorum. Muazzam kafası karışık bir dönem. Özellikle Tanzimat’tan itibaren bir tür arada kalmışlık ve “Ne Doğulu ne Batılı, hem Doğulu hem Batılı” durumları var. Hayatın her alanındaki bu değişim tabii mutfağa da yansıyor. Bir yanda çemenli pastırmalı yumurta, bir yandan trüflü yumurta tarifleri verilmeye başlanıyor. (“Trüf biliniyor muymuş o zamanlar?” derseniz biliniyormuş valla!)
Avanzade Mehmet Süleyman (ki videoda kendisinden detaylıca bahsettim) eczacılık mezunu döneminin aydını bir insan olarak kendini yemek tarifleri yazarken bulmuş “halka fenni ve sıhhi beslenmeyi öğreteceğim” diye. Hem alaturka hem alafranga tarifleri toplamış; kitabında 100 yumurta, 100 çorba, 100 sebze yemeği tarifi var. Salyangoz çorbasından kestane çorbasına, hıyar dolmasından kuşkonmazlı yumurtaya, bilmediğimiz veya o dönem yeneceğini düşünmediğimiz çeşit çeşit şey var. Keza şaraplı, domuzlu tarifler de… Çünkü öyle bildiğimiz kalıplara gelmiyor aslında Osmanlı. Bir yanıyla her duruma müsait…
İletişim Yayınları’nın Ruhun Gıdası Kitaplar dizisi de yemek kültürü ve yemek tarihine dair sıradışı ve nitelikli yayınlar sunma gayesiyle oluşturulmuş, bu yolda da şimdiden birbirinden güzel kitaplara ev sahipliği yapmış bir dizi. Dizinin bu yeni kitabı olan Aile Aşçısı da yalnızca bir tarif kitabı olmanın çok ötesinde; İrvin Cemil Schick’in dönemi değerlendiren zengin sunuş metni ve tariflerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Özgür Ünver’in yazısıyla tamamlanan, Osmanlı’nın Tanzimat’tan itibaren o arada kalmışlığını gösteren, detaylarla dolu bir kitap. Tabiri caizse isteyene “tarif”, isteyene “mutfak kültürü” ve “yemek tarihi” kitabı…
İyi seyirler!
2 thoughts