Çok sevdiğim bir arkadaşımın hususi olarak yaptırıp getirmesi sayesinde, Mardinli dostlarımızdan bahsini duyduğum kiliçeyi tatma fırsatı buldum, daha doğrusu bulduk. Zira tam yirmi tane yaptırıp getirmişti. Tarçınlı, karanfilli, zencefilli, mahlepli, o nasıl güzel bir çörek öyle! Kokusu mis, tadı mis…

Adının çörek olduğuna da bakmayın, her biri ramazan pidesi büyüklüğünde… Daha küçük olmazmış. Düğün ve cenaze gibi önemli günlerde bu çöreklerden yüzlerce yaptırılıp dağıtılırmış Mardin’de… Müslümanı, Hristiyanı, Mardin’in ortak lezzetlerinden biri de işte bu kiliçe çöreğiymiş. Yine dostlarımdan biri, evlilik seremonilerinden birinin “çörek kırma” adetini içerdiğinden bahsetmişti, sembolik olarak gelinle damat arasında çöreği ikiye bölen biri oluyor ve böylece bu hareket aynı çörekten yemeyi, paylaşmayı simgeliyor…
Çöreğim kokusunu alır almaz deneyen hemen hepimiz “Aaa aynı gingerbread” dedik. Hani şu yılbaşı kokusu dediğimiz koku vardır ya, tam olarak onu andırıyor kokusu, mahlepli oluşu da hafiften Paskalya çöreğine göz kırpıyor. Ancak işin üzücü yanı, böylesine lezzetli ve güzel bir tadı bilmiyoruz, çünkü bölgeden biri öğretmezse ve getirip tattırmazsa haberimiz olamıyor. O yüzden gingerbread’i biliyor, ama kiliçeyi bilmiyoruz. Oysa ben bu çöreği pastanelerde, fırınlarda bulsam, kesinlikle alırdım! (İşin kötüsü tekrar canım almak isteyecek ama bulamayacağım!)
Sık sık “ülkemizin tatlarını tanımıyoruz” denir, ama nasıl tanınabileceği üzerine çok düşünülmez. E yani kiliçe satılıyordu da biz mi almadık! Belli bir noktada arzın da kendi talebini yaratacağını öngörmek çok zor değil. Nasıl paskalya çöreğini yapıldığı için görüp, bilip alıyorsak, bu yapılıp satılsa bunun da müptelası çok olur. İnanın bunun tarifini öğrenip yapan bir pastanenin, bu çöreğin güzel kokusuyla müşterilerini tavlaması işten bile değil!
Sadece bir çayla bile harika kahvaltı olur ya da beş çayı için mükemmel bir eşlikçi. Ben sabah armut, peynir ve cevizle yedim, harika oldu. Kolay bayatlamıyormuş (sanırım çok mayalı olmadığı için), buzlukta da çok güzel saklanabilirmiş, öyle dediler. Şimdi biri masada, biri buzlukta… Dilerim bu lezzeti tatma şansına erişen çok olur da, günün birinde birçok fırında da yapılıp satıldığını görürüz. Sevgili kiliçe, seni çok ama çok sevdim…
Anneannemin anma gününe kendi cenazelerinde adet olduğu gibi kiliçe yaptırıp getiren dostum Hamit’e teşekkürlerimle…
Çok güzel bir yazı. İlk defa duydum, ne harika bir lezzetmiş!
>
BeğenBeğen
Çok teşekkür ederim. Gerçekten şahaneydi, umarım tatma fırsatınız olur!
BeğenBeğen
Bayağı canım çekti. =) Gerçekten de “Kiliçe satılıyordu da biz mi almadık!”. Bu yöresel tatların büyükşehirlerdeki tüketiciye sunulması için bir yol bulunmalı. Girişimciler için burada güzel bir pazar var.
BeğenBeğen
Kesinlikle öyle, hatta o baharatlı tadıyla mesela yılbaşında çok güzel bir alternatif olabilirdi. Ama yok!
BeğenBeğen