Tanzimat’tan sonra Osmanlı’yı hızlanarak etkisi altına alan alafrangalaşma akımına dair romanlarda, denemelerde nice sarkastik, eğlenceli tespite denk gelmişsinizdir. Ama bunların hiçbiri, Hüseyin Rahmi’nin romanlarında betimlediği canlılığın yanına bile yanaşamaz! Ayarını kaçırıp meseleyi bir taklite, özünü kavramadan tekrara dönüştürerek “alafrangalaşan” tipleri pek güzel alaya alan Gürpınar’ın romanlarında o döneme dair muazzam bilgi var, hem de en eğlenceli tarafından. Hazır sofra adabı, Osmanlı’da alafrangalaşma üzerine yazmışken dayanamadım, onun en sevdiğim kitabı olan Şıpsevdi romanından efsanevi tatta “Alafranga sofra adabı nasıl olur?” kısmını okudum.
En sevdiğim yazarlardan olduğu için Hüseyin Rahmi’yi övmeye girersem ipin ucunu kaçırırım, o yüzden uzatmadan, sadece onu bilmeyenler için küçük bir ipucu bırakıp sizi videoayla baş başaya bırakayım: Hepimizin bildiği Süt Kardeşler filmi de mesela Hüseyin Rahmi’nin Gulyabani kitabından…
Ev içlerindeki muhabbeti de, alaturkayı da, alafrangayı da en iyi bilenlerden Hüseyin Rahmi’ye selam olsun!