Doğum günüm, bağcıların koruyucu azizi olarak kabul edilen Aziz Trifon’a adanan bir gün. O gün hangi gündür derseniz 14 Şubat, ABD ve Avrupa’da genellikle Sevgililer Günü olarak kutlamak artık daha yaygın Muhtemelen Antik Yunan’daki şarap tanrısı Dionysos’u, onun Antik Roma zamanlarında şarap tanrısı Bacchus’e dönüştüğünü duymuşsunuzdur. Hristiyanlığın yayılmasıyla da aslında bu pagan tanrı/tanrıçalar yok olmadı, ancak yine “dönüştü”ler: bu kez aziz ve azizelere… Halkın hafızasında yer alanların bir anda kaybolmayacağı kesindi, eh Hristiyanlık da bu anıları yeni dinî inançla uyumlu kılarak hem onlardan faydalandı hem de onları dönüştürerek yaşattı. Bu tabii eski ve uzun bir hikâyedir, daha fazla detaya girmeden rotayı bağlara, şaraba çevireyim.
Şu süreçte bilhassa havaalanı kullanmadan, yurtiçi geziler yapmayı tercih edenler için Urla’nın arabayla uğramaya çok müsait olduğunu düşünüyorum. Kendi adıma da, arabayla olan seyahatimizi orada birbiri üstüne açılan mekanları denemek için bir fırsata çevirdim. Urla’da yemek için Od Urla’yı tercih ettik (isteyenler değerlendirmesini buradan okuyabilir), şarap içinse durağımız Urla Şarapçılık oldu. Tabii bu rastgele bir seçim değildi, geçen sene Urla Symposium’u tattığım anda “İşte en sevdiğim tarzda beyaz şarap!” diye küçük bir sevinç narası koyverdiğim için muhakkak bağlarını görmek istiyordum.
Urla merkezin az dışında yer alan Urla Şarapçılık’ın bağlarına uğradığınızda, çok şık tasarlanmış bir kompleksle karşılaşıyorsunuz. Yemyeşil bağların ve rampadaki devasa fıçıların az ilerisinde, Fransız tipi bahçecilik anlayışını yansıtan açık alanın ortasına kurulmuş bu açık renkli, iki kanatlı binada hem mahzen, hem şarap tadım ve satış alanı, hem de Paşabahçe Nude ürünlerinin satıldığı bir dükkân var. Ayrıca bağda “butik otel” lafının hakkını veren, yalnızca iki odalı bir konaklama imkânı bulunduğunu de söylemek gerek.
Şarapların satışının yapıldığı alanda, uzun masalara yerleşerek tadım yapabiliyorsunuz. Urla Şarapçılık, size kendi seçtiği -dönem dönem değiştiğini tahmin ettiğim- 4 şarabı tatma imkanı sunuyor. Tadım kadehleri ve minik kraker paketlerinizle beklerken, görevli elinde birazdan tattıracağı şarabın şişesiyle beliriyor ve şarabın üzümü, notaları ve üretimi hakkında biraz bilgi verdikten sonra kadehinize dolduruyor. Bir bağda tadım yaptırılmasının zaten beklenen bir şey, bir teamül olduğu düşünülürse, sadece 4 şarap denetmeleri ve bunların hangileri olacağını seçememeniz üzücü. Seçili şaraplar benim ziyaret eddiğim Temmuz 2020 itibariyle 2019 Chardonnay, 2019 Serendias Roze, 2019 Vourla ve 2019 Nero d’Avola idi.
Urla Şarapçılık’ın en bilinen şarabı Urla Vourla ile başlayayım. Daha önce de içtiğim bu şarap benim için yeni bir keşif değildi, fakat bu yılınki bana bir parça daha asitli geldi. Yine de hayli kolay içimli olduğunu söylemek mümkün. Bu da niçin en çok satan şarapları olduğunu açıklıyor aslında, hem “Şarap dediğin kırmızı olur!”culara hem de “Tamam, olsun ama ağzımı burmasın, damağımı zorlamasın”cılara hitap eden, dengeli, yuvarlak bir şarap Vourla. (Ama doğrusu bu kadar ezici ağırlıkla bunu üretip sattıklarını bilmiyordum, topamın dörtte üçünden fazlası yalnız Vourla imiş!)
Ancak tadımdaki diğer kırmızıları olan Nero d’Avola’yı ilk kez içtim. Premium şarapları olarak konumlandırdıkları bu kırmızı şarap cidden sıradışı idi benim için. “Kadife gibi” benzetmesinin hakkını sonuna kadar veriyor! Epeyce ödül de kazanmış, ama bu ödül işlerine şüpheci bakmak mümkün olduğu için oralara girmiyorum. Tadım esnasında verilen bilgilere göre bu şarabın şöyle bir ilginçliği var imiş, üretiminde kullanılan nero d’avola namlı üzüm cinsinin Sicilya’ya has özelliği sebebiyle, birkaç yıl önce alınan bir kararla fidelerinin İtalya dışına çıkarılması yasaklanmış. Urla Şarapçılık daha evvelden alıp diktiği için hâlâ bu üzümü üretebiliyorlarmış, ama artık İtalya’dan alıp ekip dikmek mümkün değilmiş. Bu şaraba karakteristiğini veren bu üzüm olduğu için bunca nefasetli imiş. Fırsatınız olursa cidden denemenizi öneririm.
Chardonnay’ye gelince, dünyada en popüler beyaz şarap üzümü olmasına rağmen ben bu üzümün büyük bir fanı değilim. O yüzden Chardonnay 2019’un da fanı olmadım. Kötü mü, asla, ama bence ne eksi ne artı, “bir başka güzel düz şarap” kategorisinde oldu benim için. Tadımdaki roze olan Serendias 2019’da ise çok belirgin ahududu notaları vardı, hoşuma gitti. Evet muhteşem değil ama cidden güzel, tam bir yazlık roze. Üstelik biz alırken rozede 3 al 2 öde kampanyası vardı, bundan da faydalanınca fiyatı şişe başına 55 TL civarı bir tutara denk geldi.
Benim Urla Şarapları içinde favorim olan Symposium’a gelince, bu yarı tatlı Bornova Misketinden mamul şarabı ne yapıp edip deneyin, özellikle tatlı şarapları seven biriyseniz… Tek sorun, şişesi 50’lik, açtığınız gibi bitiyor!
Bağdan alımlarda tüm şaraplarda liste fiyatı üstünden %15 indirim yapıyorlar. Biz toplamda 10 şişe şarapla bağdan ayrıldık.
Şu ana kadar Urla Şarapçılık’ın farklı yıllardaki rekoltelerini de göz önüne alarak sanırım 7-8 şarabını tatmış oldum, değerlendirmek için çok fena bir rakam olmadığını düşünüyorum. Genel olarak başarılı bulduğum bir yer, her şarapları mükemmel olmasa da kesinlikle “risksiz” denebilir bence -bu kimi zaman negatif algınan bir kelimedir, ancak burada kesinlikle pozitif anlamda kullanıyorum, çünkü her ün, her durum, her misafir risk almaya uygun olmayabilir.
Ayrıca bağlarının olduğu tesise hayran oldum, cidden çok güzel ve şık dizayn edilmiş. Yolunuz düşerse uğramanızı, daha da iyisi yolunuzu düşürmenizi tavsiye ederim. İstenirse mahzende özel tadım turu da varmış, ancak beklemek gerekebiliyor, gitmeden telefonla sorup bilgi almak iyi bir fikir olur. Onun dışında tadım yapıp şarap almak istiyorsanız şöyle bir bir saatinizi ayırmanız yeterli olacaktır.
Dionysos, Bacchus, Aziz Trifon ve cümle bağ/şarap koruyucularına sevgiler…
dunyaninbahceleri.com 
One thought