Biraz iyi tavsiyelerin katkısı, biraz şans, biraz da belki artık neleri daha çok seveceğimi daha iyi kestirebilir hale gelmekten olsa gerek, 2017’de okuduğum kitaplar içerisinde çok sayıda “cidden beğendiğim kitap” oldu. Onları bold ile belirttim yine. Ancak okuduklarım arasında öyle vurucu bir kitap vardı ki, birinciyi seçmem hiç zor olmadı: Svetlana Aleksiyeviç’in İkinci El Zaman: Kızıl İnsanın Sonu kitabını kesinlikle ayrı bir yere koymak lazım. Bir yanıyla çok moral bozucu; gençliğini, ideallerini sosyalist sistem üstüne inşa eden bugünün yaşlılarının yaşadığı duygusal çöküntü, ruhsal travma beni derinden üzdü. Ancak bir yanıyla da örtülenleri açığa çıkarmaya yardımcı bir kitap; sosyalizmde de işlemeye devam eden ırkçılığı, ayrımcılıkları ortaya çıkarıyor; tıpkı Sovyet Mutfak Sanatı: Yemek ve Hasret Anıları gibi. İkisi de o adar iyi kitaplar ki, gözüm kapalı tavsiye ederim.
Bu kitapları okumamın bir sebebi de, sosyalist bir ülkede günlük hayatın nasıl aktığını biraz öğrenme çabamdı. Derslerde okuduğumuz nice “nükleer silah sahipliğini kısıtlayıcı anlaşma”, nice Soğuk Savaş’taki politik cambazlıktan daha anlamlıydı bir yanıyla: çünkü var olan ve hayatları bu politikalardan her gün etkilenen insanlara dokunuyorlardı. Sonra bunlardan bir “sosyalist günlük yaşam deneyimi” yazısı çıktı, okuduklarım kadar ailemin kişisel tecrübelerine ve sorduklarıma verdikleri cevaplara dayanarak… Yazdıklarım içinde sanırım beni en duygulandıran yazıydı Kızıl İnsanların Evreninde Yaşamak …
Sonrasında, hayat cilvesi işte, o sonbahar ilk kez Amerika’ya seyahat ettim. Sen aylarca sosyalist hayat deneyimleriyle yat kalk, ama o sene programında kapitalizmin şahikasına seyahatin olsun! Gerçekten enteresan bir deneyimdi. İnsan tecrübesinin çeşitliliği üzerine pek çok düşündüm o sene. Seyahatimde bana eşlik eden kitaplar ise Amerikan Beat kuşağının temsilcisi Kerouac’ın Zen Kaçıkları ile Salinger’ın -belki bu kez severim umuduyla- tekrar okuduğum -ve yine sevemediğim- Çavdar Tarlasında Çocuklar‘ıydı. Beat kuşağı, hippiler, San Francisco, savaş karşıtlığı, Moskova/New York, tüketim, Las Vegas, Leningrad, Los Angeles, ideolojiler, idealler… Kafamda vasıl verimli, nasıl tatlı bir çorba olmuştu hepsi anlatamam!
Ancak aslında ben o sene kendime kıyak geçip bol bol edebiyat okudum. Yılın yeni yazar/ilk kitap kategorisinde benim için öne çıkan isim ise kesinlikle Sezen Ünlüönen, hele ki etrafımda ne kadar çok insana da Kıymetli Şeylerin Tanzimi‘ni önerdiğim düşünülürse… Bir de grafik roman ekleyelim buraya, ilk dönem feministleri, süfrajetleri anlatan Öncü Kadınlar. “Grafik roman ne ola ki?” derseniz, bu yazı size fikir verebilir.
İtiraf etmeliyim ki, listedeki kitaplardan biri benim için ayrıca özel. Aynanın Önünde Cımbızın Ucunda, aklına çok güvendiğim sevgili Funda Şenol Cantek’in derlediği ve benim de iki yazımla yer aldığım, feminist teoriden güzellik anlayışına, mekan çalışmalarından sözlü tarihe, birçok temayı ve metodu birleştiren bir araştırma kitabıydı. Ben de, İstanbul’daki kuaförlerle görüşmeler yaparak “İstanbul Kuaförlerinin Her Hali – Zanaat, Mekân, İnsanlar” yazısını yazmaya başlamıştım. Sona hızımızı alamadık ve Merve Öztürk’le birlikte bir yazı daha hazırladık; düğün ritüellerinin güzellik kısmını incelemeye alan “O Paraya Öküz Alırız! – İstanbul Kuaför Salonlarında Gelin Başı ve Diğer Düğün Hazırlıkları“nı yazdık. (Yalnız başlığımız gerçekten muhteşem, değil mi?) Tamam, ikimizin de daha önce başka yerlerde yayımlanmış yazıları vardı, ama ilk kez bir araştırma kitabında makalelerimizin olması bizi ne kadar heyecanlandırıp mutlu etmişti!
Tüm bunların dışında er sene olduğu gibi, yine bazı kitapları tekrar okudum. Bazen yeniden okuyunca beğenilerinin ne kadar değiştiğini anlıyor insan, bazense kitaba olan hayranlığı artıyor. Yıllar sonra tekrar okuduğum Aylak Adam ilk, Bengal Geceleri ikinci türden. Ki o Aylak Adam okumasından da bir başka yazı çıktı, ne verimli seneymiş! Bakınız Aylak Adam’ın Görmezden Gelinen Erkekliği … (Bu yazı da sonradan beni çok mutlu edecek başka bir kitaba vesile olacaktı, ama henüz ben bunu bilmiyordum.)
Bir başka yazı da, DTCF’nin kuruluşunun 75. yılı anısına çıkarılan Bir Cumhuriyet Çınarı kitabı için oldu. 1930’lar Türkiyesi, çılgın bir idealizmle karışık ideolojik duruşların çarpışması, yeni inşa edilen Ankara, kurulan bir devletin hem heyecanı hem savrulmaları… Kitaptaki söyleşilerde hepsinin etkisi çok net görülüyor. Elbette benim en ilgimi çeken Halil İnalcık’la olan söyleşi olmuştu, ama kitabın kendisi tam arşivlik. Merak edene yazısı burada…
Son olarak, Sofranız Şen Olsun‘dan bahsetmem lazım. Günlük hayat deneyimi en çok da yaşanılan muhit, ev hayatı, alışveriş, yemek gibi temalara değiyor aslında. Türkiye’de de yemekle bu günlük hayat temalarını en iyi kesiştiren, bu alanı birçok yazara açan, okurları böyle bir türü okumaya alıştıran aslında sevgili Takuhi Tovmasyan oldu. Bir yanıyla da öyle güzel bir İstanbul tarihi var ki orada… O yüzden, yemeğe özel ilginiz olsun olmasın, Takuhi Hanım’ın kitabını muhakkak okuyun.
Bir şekilde defterimi kaybetmeyi başardığım için hem okuma sıramla yazamadım listeyi, hem de yazmayı unuttuğum kitaplar oldu maalesef. Umarım onları da sonradan hatırlayabilirim. İşte bunlar hep kısmet!
Son olarak, buraya tez için veya “iş gereği” okuduklarımı dahil etmiyorum, yani bu benim tamamen keyfime göre okuduklarımdan oluşan bir liste… Ancak bir kitabı gerçekten beğendiysem, “Bir okur olarak ben bunu zaten alır, okur, beğenir, önerirdim” diyorsam o zaman yer veriyorum, bunu da belirtmiş olayım.
2018 kitapları da bu kadar verimli olsun…

Kuş Eppeği (portre) | Levent Cantek | İletişim |
Adlin (novella) | Memet Fuat | Adam |
Kıymetli Şeylerin Tanzimi (roman) | Sezen Ünlüönen | İletişim |
Kırgınlığın Kuytusunda (öykü) | Sedef Betil | İletişim |
Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç (roman) | Hüseyin Rahmi Gürpınar | Everest |
Gulyabani (roman) | Hüseyin Rahmi Gürpınar | Everest |
Bir Cumhuriyet Çınarı (söyleşi, tarih) | der. Hayriye Erbaş | İş Bankası |
Sofranız Şen Olsun (yemek/anı) | Takuhi Tovmasyan | Aras |
Aşiq û Maşûq (masal) | der. Sarkis Seropyan | Aras |
Genç Werther’in Acıları (roman) | Goethe | Adam |
İşte Kandinsky (sanat) | Annabel Howard | Hep Kitap |
Öncü Kadınlar: Bir Direniş Hikâyesi (grafik roman) | Mary – Bryon Talbot | Desen |
Tehlikeli İlişkiler (roman) | Choderlos de Laclos | Everest |
Yetenekli Çocuğun Dramı (psikoloji) | Alice Miller | Profil |
İkinci El Zaman: Kızıl İnsanın Sonu (anı) | Svetlana Aleksiyeviç | Kafka |
Sovyet Mutfak Sanatı: Yemek ve Hasret Anıları (anı) | Anya von Bremzen | YKY |
Zen Kaçıkları (roman) | Jack Kerouac | Söz Yayınları |
Çavdar Tarlasında Çocuklar (roman) | J. D. Salinger | YKY |
Aylak Adam (roman) | Yusuf Atılgan | YKY |
Lükres’in Günahları (roman) | Kemal Tahir | İthaki |
Yeni Bir Hayat Kurmak (araştırma) | Esra Yıldırım | İletişim |
Uyku Sersemi (roman) | Hakan Bıçakcı | İletişim |
Seher (öykü) | Selahattin Demirtaş | Dipnot |
İcat Edilmiş Şehir Ankara (araştırma) | der. Funda Şenol Cantek | İletişim |
Aynanın Önünde Cımbızın Ucunda (araştırma) | der. Funda Şenol Cantek | İletişim |
Gerçek Hayat (roman) | Oylum Yılmaz | İletişim |
Bengal Geceleri (roman) | Mircea Eliade | İthaki |
Aşktan, Ölümden Başka Bir Şey Kalmadı – Metin Erksan ile Söyleşiler | Kırmızı Kedi | |
Lütfen Sessiz Olur Musun, Lütfen? (öykü) | Raymond Carver | Can |
Kaynana Ne Yaptı Gelin Ne Dedi? (araştırma) | Dikmen Yakalı Çamoğlu | İletişim |
Sevil De Sevme (grafik öykü) | Aslı Tohumcu | İletişim |
Bozkırda Bir Gece Yarısı (grafik öykü) | Ercan Kesal | İletişim |
Hotel Paranoya (grafik öykü) | Hakan Bıçakcı | İletişim |
Yengeler Cumhuriyeti (deneme, araştırma) | der. Mustafa Çiftci – Tanıl Bora | İletişim |
İzlediklerime niçin ayrı bir başlık açmadım? Sanırım, henüz o derecede hissetmedim kendimi. Ben sinemayla, aslında tüm görsel sanatlarla bağı daha zayıf olan biriyim. Müthiş bir dizi izleyicisi de olamadım hiç, belgesel izleyicisi de… Neyi sevip neyi sevmediğimi biliyorum ve kendi içimde iyi bir sinema zevkim olduğunu düşünüyorum, ama filmleri tüketircesine izleyen bir sinema oburu hiç olamadığım için bilgi anlamında eksikliğim çoktur. Yine de, belki beni motive eder düşüncesiyle, en çok iflah olmaz bir “listetutmasever” olduğumdan, bunun da listesini tutmaya başladım.
Tıpkı kitaplardaki gibi, her sene daha önceden izlediğim filmlerin bazılarını yeniden izliyorum. Tabii bazı filmleri zaten hayal meyal hatırladığımdan “yeniden izleme” ile kastettiklerim aslında onlar değil, özleyip yeniden izlediklerim, tıpkı defalarca izlediğim Tabutta Rövaşata gibi… (Sorun şu ki, listeye dönüp bir baktım, aaa o sene izlediğim en iyi filmler diye düşündüklerimin hepsi zaten önceden defalarca izlemiş olduklarım! Belki de sevdiğim filmleri daha az tekrar tekrar izlemeliyim! )
Filmlere de on üstünden not verdim kendimce. Güzel film tavsiyeleriyle beni konuya ısındıranlara müteşekkirim ayrıca!
Tabutta Rövaşata | Derviş Zaim | 9 |
Amores Perros | Alejandro G. Iñárritu | 8 |
The Perks of Being A Wallflower | Stephen Chbosky | 7 |
Up! | Pete Docter, Bob Peterson | 8 |
Tangled | Nathan Greno, Byron Howard | 6 |
Kubo and The Two Strings | Travis Knight | 8 |
Ai No Korida | Nagisa Ôshima | 8 |
Big Fish | Tim Burton | 7 |
Arrival | Denis Villeneuve | 7 |
Bushi no Kondate | Yûzô Asahara | 7 |
Sarmaşık | Tolga Karaçelik | 8 |
Moonlight | Barry Jenkins | 7 |
Howl’s Moving Castle | Hayao Miyazaki | 8 |
Stardust | Matthew Vaughn | 7 |
Dangerous Liaisons | Stephan Frears | 9 |
The Man Who Wasn’t There | Joel Coen, Ethan Coen | 8 |
When Harry Met Sally | Rob Reiner | 6 |
Laleli’de Bir Azize | Kudret Sabancı | 8 |
Gemide | Serdar Akar | 8 |
Masculin Féminin | Jean-Luc Godard | 7 |
A Bout de Souffle | Jean-Luc Godard | 8 |
Bir Zamanlar Anadolu’da | Nuri Bilge Ceylan | 8 |
Sevmek Zamanı | Metin Erksan | 8 |
Susuz Yaz | Metin Erksan | 7 |
Star Wars VIII: The Last Jedi | Rian Johnson | 7 |